13 Eylül 2012 Perşembe

EKSİK ŞİİR




EKSİK ŞİİR
  Bir şiir eksik hayatımda hangi dizeyle başlayacağımı bilemediğim. Kitaplar karıştırıyorum, okudukça bulamıyorum. Kilometreler hatta şehirler katediyorum ilerlediğimi fark etmeksizin yok yine yok bulamıyorum ve çok zorlanıyorum. Bu dünyaya seçme şansım olsaydı seçeceğim bir yer olmazdı desem çok mu kendini beğenmiş dersiniz bana? Oysa ben zariflikten zerre kadar nasibini almamış bu dünyada yaşarken ve incinirken kimseye çok kabasınız demiyorum. Demiyorum ve kimseyi yadırgamıyorum. Mesela bugün güzel ülkemde terörden kaç kişi ölmüştür diye gözlerimi açtığımda yatağımdan kalkarken “3-5 şehit için ortalığı ayağa kaldırmanın alemi yok” diyen devlet adamlarını yadırgamıyorum. “Bir ülkeyi tanımak için o ülkedeki ölüm şekillerine bakın” diyen Albert misali ; elektirik çukurlarına düşen, töreden dolayı öldürülen, kendini pikaçu zannederek balkondan atlayan, pek faydalı biber gazından zehirlenen insanlara üzülmüyor; hatta bunlara tebessüm bile ediyorum. Çünkü artık yaşadığım ülkede bir şeyleri fark edenler için yaşamak sadece incitici. İnsanlar kendilerine dayatılanlara eyvallah diyerek onlar için çizilmiş çemberlere yerleştikleri sanarak orada sıkışıp kalıyorlar. Hal böyleyken bir şiirinde kendini iskemle zanneden Müjdat Gezen’den bir dizeyi “Ama çok dikkatli olalım şemsettin, sen de fark ettin, zaman kötü! En iyisi biz işi deliliğe vuralım” dizesini hatırlamadan edemiyorum. Şu meşhur kral hikayesi geliyor sonra aklıma ; zamanında bir kral fal baktırır ve falında gördüğü üzere falcı belli bir süre sonra şehrin sularının değişeceğini ve bu sulardan içen herkesin deli olacağını söyleyerek kralı uyarır. kral hemen tüm saray halkına yetecek kadar su depolar ve o gün geldiğinde halk suyu içerek delirir, saray ahalisi ise o sulardan içmediği için akıllı kalır. Ama zamanla kral bu deli halkı yönetmekte zorlanır ne yapsa onlara söz geçiremez ve son çareyi gidip halkın suyundan içerek deli olmakta bulur. Kısacası öyle tutuklu gazetecilerin hücrelerinden yazdığı köşe yazılarının yer aldığı sınırlı sayıda gazetecide satılan gazeteleri bulup okuyup ; ya da bir Banu Avar vardı sınırların ötesinde diye kaliteli bir iş yapardı birden yok oldu( edildi) diye düşünüp araştırmaya gerek yok , bunları anlamanın üzülerek söylüyorum ki artık bir faydası yok. Tüm bunlara susuyorken bu insanlardan basitçe insani duygular beklemekse sadece gaflet..